|
Tweet |
Ortak açıklamaya Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çeşme Halk Temsilcileri Meclisi, Dev-Emekli-Sen, Doğu-Der, Ilıca Kültür Sanat Derneği, İzmir Yerel Tohum Derneği, Çeşme Romanlar Derneği ve Türk Anneler Derneği temsilcileri katıldı. Çeşme Belediye Başkanı Lal Denizli de basın açıklamasının son bölümüne katılarak kadınlara destek verdi.
Etkinlikte kadınlar; çıplak ayakları, mesaj içerikli kıyafetleri ve yüzlerine taktıkları maskelerle, erkek şiddeti sonucu yaşamını yitiren kadınların acısını ve çaresizliğini sembolize eden dikkat çekici bir protesto gerçekleştirdi. Basın açıklaması boyunca sık sık şiddete karşı mücadele sloganları atıldı.
Ortak açıklama, katılımcı kurumlar adına Dev Emekli-Sen Çeşme Temsilciliği Başkanı İbrahim Tuz ile Dev Emekli-Sen Ege Bölge Temsilcisi ve Yarımada Sorumlusu Ayşe Kırındı ve Sosyal Demokrasi Derneği Genel Başkan Yardımcısı Sahra Baydar tarafından okundu.
Basın açıklamasında, 25 Kasım’ın dünya genelinde kadınların erkek egemenliğine, sömürüye ve şiddete karşı yürüttükleri mücadelenin simgesi olduğu belirtilerek şu ifadeler yer aldı:
“Kadına yönelik şiddet politiktir! Bu ülkede her gün kadınlar öldürülüyor, yaşam hakları gasp ediliyor, emekleri yok sayılıyor. Ama biz susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!”
Açıklamada, kadınların yaşam haklarının korunması için devlet politikalarının yeniden düzenlenmesi gerektiği vurgulandı. Laik ve bilimsel eğitim, etkin sosyal politikalar ve kamusal hizmetlerin şiddetsiz bir yaşamın temel dinamikleri olduğu dile getirildi.
Basın açıklamasında, kadınların maruz kaldığı şiddetin yalnızca bireysel değil, sistematik ve politik bir sorun olduğuna dikkat çekilerek, şiddeti besleyen uygulama ve yaklaşımlar tek tek sıralandı. Açıklamada:
Uzaklaştırma kararlarının ve elektronik kelepçe uygulamalarının etkin korunma sağlamadığı,
Faillerin silaha erişiminin kolaylaştırıldığı,
“İyi hal” indirimlerinin şiddeti cesaretlendirdiği,
“Namus” söylemlerinin cinayetleri meşrulaştırdığı,
Boşanma süreçlerinde kadının korunmasız bırakıldığı,
Kadınların çaresizleştirilerek sığınacak yer bırakılmadığı,
Aşiret ve tarikat yapılarının kadınları köleleştirdiği,
Şüpheli kadın ölümlerinin aydınlatılmadığı,
Kadınların yaşam tarzı, kıyafeti ya da sosyal duruşları nedeniyle hedef gösterildiği,
Çocuk, yaşlı ve bakım yükünün kadınların üzerine yıkıldığı,
Eğitim ve istihdam süreçlerinde kadınların dışlandığı
gibi yapısal sorunların şiddeti normalleştirdiği ve cezasızlık iklimini beslediği ifade edildi.
Açıklamada, 25 Kasım’ın yalnızca takvimsel bir gün değil, kesintisiz bir mücadele çağrısı olduğunu vurgulanarak şöyle denildi:
“Kadınlar için şiddetsiz, eşit, özgür bir yaşam mümkündür ve bunun yolu laiklikten, kamuculuktan, halk egemenliğinden ve Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine sahip çıkmaktan geçmektedir.”
Kadınların dayanışmayı büyüttüğü belirtilen açıklama, şu sözlerle tamamlandı:
“Bu ülkenin yarısını oluşturan bizler, bir kişi daha eksilmemek için, hayatlarımızı savunmak için buradayız. Umudu da mücadeleyi de büyütüyoruz. Birlikte başaracağız!”
