Bugun...



Çeşme Bağlararası'nda 3500 yıllık volkan külleri ve tsunaminin izleri

Çeşme Festivali'nin ikinci gününde gerçekleşen söyleşide, 2009-2019 yılları arasında Çeşme Bağlararası kazısının başkanlığını yapan Prof. Vasıf Şahoğlu, 3500 yıl kadar önce meydana gelen Santorini volkanının küllerinin ve hemen ardından meydana gelen tsunaminin kalıntılarının ve felaketin ilk kurbanının iskeletinin görülebileceği tek yerin Bağlararası olduğuna dikkat çekerek, yerleşkenin ören yeri olarak düzenlenmesi, üzerinin kapatılması ile ilgili projelerin kuruldan geçtiğini, projenin uygulamaya geçebilmesi için maddi destek gerektiğini açıkladı.

facebook-paylas
Tarih: 23-09-2023 14:13

Çeşme Bağlararası'nda 3500 yıllık volkan külleri ve tsunaminin izleri

Çeşme Festivali'nin ikinci gününde, Prof. Vasıf Şahoğlu tarafından Aya Haralambos Kültür Merkezi’nde, Ankara Üniversitesi İzmir Bölgesi Kazı ve Araştırmalar Projesi: Urla - Liman Tepe ve Çeşme - Bağlararası Kazıları hakkında bir söyleşi gerçekleştirildi.

 

Söyleşisinin ilk bölümünde Urla Liman Tepe kazıları ve bulguları hakkında bilgi veren Prof. Vasıf Şahoğlu, ikinci bölümde de 2009-2019 yılları arasında kazı başkanlığını yaptığı Çeşme Bağlararası kazısı hakkında geniş açıklamalarda bulundu.

 

"Hem M.Ö. 3000’de hem M.Ö. 2000’de yerleşilmiş bir bölge"

 

Çeşme Bağlararası kazısının bir tesadüfle başladığını belirten Prof. Şahoğlu, "2001 yılında bir inşaat yapılırken, Çeşme’nin göbeğinde Marina’nın bir sokak arkasında temel çukurları kazılıyor ve oradan seramik parçaları çıkmaya başlıyor. O seneki Bakanlık temsilcimiz bize o parçaları getiriyor ve hocam bunları inceliyor. Girit-Minos Uygarlığı’yla da bağlantı gösteren, Anadolu’da bugüne kadar çok az yerde ele geçmiş, çok heyecan verici seramik örnekleri oldukları anlaşılıyor. Ardından Çeşme Müzesi denetiminde orada çalışmaya başladık ve 2002-2005 yılları arasında Hayat hocamın bilimsel başkanlığında Çeşme-Bağlararası’nda kazı yaptık. Burada sokaklarıyla, evleriyle çok iyi korunmuş bir liman kenti, bir Tunç Çağı yerleşimi açığa çıkarıldı. Hem M.Ö. 3000’de hem M.Ö. 2000’de yerleşilmiş bir bölge burası. 2005’ten sonra oradaki çalışmalarımız durdu; ta ki 2009 yılına kadar. 2009’da Bakanlar Kurulu kararıyla bu sefer benim başkanlığımda tekrar orada kazıya başladık ve bu kazılar 2019 yılına kadar sürdü" diye anlattı. 

 

"Bizim dolgu diye kazdığımız çukurlar aslında tsunaminin yarattığı tahribattan oluşuyor"

 

2009 yılında kazı başkanlığını yapmaya başladığını belirten Şahoğlu, "Çeşme-Bağlararası’nda 2009’dan beri çalışmakta olduğumuz alan bir yerleşimin kenarı; geçen 10 yıl içerisinde sur duvarına paralel bir alanı kazdığımız ortaya çıktı. Kazıyoruz, kazıyoruz her şey yıkılmış, her yerde tahribat çukurları var. Oysa hemen yan tarafı da biz kazmıştık; sokaklar, evler, herşey olduğu yerde duruyor. Bunu yorumlamaya başladık. Neden orası daha iyi korunmuş, neden burada çukurlar var? Aslında bu hikâye yokluktan çıktı. Her şeyin yıkılmış olmasını, negatif veriyi anlamlandırdık. Dolguyu kazıyoruz, en alttan bir duvar çıkıyor. Duvarın taşlarını daha sonraki dönemlerde çaldıklarını anlıyoruz. Tsunamiler gelip yerleşimin bu kısmını tamamen yıkmıştı. Yerleşim bu dönemde terk edilmiş, hemen yan tarafına, bugünkü modern Çeşme şehrinin tam altına, yerleşilmiş. Nasıl bir höyükte üst üste yerleşim oluyorsa Çeşme-Bağlararası bölgesinde de yerleşim dönem dönem yatayda kayıyor. Ya kıyı şeridi değişiyor ya da yerleşimin yanındaki dere yatak değiştiriyor. Dolayısıyla tsunami gelince yan taraftaki yerleşimi olduğu gibi süpürüp onun bütün kalıntılarını buraya yığmış. Bizim dolgu diye kazdığımız çukurlar aslında tsunaminin yarattığı tahribattan oluşuyor. Bir noktada duvarların taşlarının çalındığından bahsetmiştim. Evler yıkılınca onların büyük duvar taşlarını kendi evlerinde tekrar kullanmak için alıyorlar. Bu esnada, büyük ihtimalle birkaç gün arayla bir tsunami daha geliyor. Dolayısıyla o taşları aldıkları çukurların içi de tekrar o dönemin dolgularıyla dolmuş. Bu araştırmayla birlikte her şey yerli yerine oturdu" diye konuştu.

 

"2012 yılında Çeşme-Bağlararası’ndaki kazılarımızda volkanik kül bulduk"

 

Çalışmaları sırasında Çeşme-Bağlararası’na en az 4 tane tsunami geldiğini tespit ettiklerini açıklayan Şahoğlu, "Haritada bu bölgeye bakarsanız hem oldukça kuzeyde hem de içe doğru girintili bir yerde olduğunu görürsünüz. 2012 yılında Çeşme-Bağlararası’ndaki kazılarımızda volkanik kül bulmuştuk ve yerleşimdeki tabakası ve dönemi tuttuğu için bunun Santorini volkanının külü olabileceğini düşünmüştük. Bu örneği analiz için 2013 Şubat’ında Viyana’daki Atominstitut‘e gönderdik; 'Bu, Thera volkanının külü ama başka bir külle karışmış' dediler. Mutlaka Santorini olması lazımdı ama jeolojik imzası başka bir volkanın külüyle karıştığını söylüyordu. Acaba başka bir volkan daha mı patladı, ikisinin külü karışarak mı buraya indi? Bu araştırmanın ve analizlerin peşini hiç bırakmadık. 2014 yılında 'Acaba burada tsunami de olabilir mi' diyerek araştırmaya başladım ve tsunami üzerine çalışan Beverly N. Goodman-Tchernov’u davet ettim. Beverly ilk başlarda burada tsunami olduğuna tam ikna olmadı. Zaman geçtikçe, analizler, alınan örnekler ve örneklerin içindeki marin buluntularla bağlantılı olarak birtakım yorumlar getirildi. Bilimsel analizler tam ortaya konmadığı için hâlâ çekimser kalınıyordu" diye anlattı.

 

"Santorini volkanının bulunan ilk kurbanı"

 

2017 yılında kazı sırasında çukurların birinin içinde bir iskelet bulduklarını söyleyen Şahoğlu, "Mezar değildi bu, birisinin çukurun içine atıldığını düşündük önce: 'Çeşme’nin en eski cinayeti' gibi yorumlar yaptık. Bu araştırmalar sırasında bu iskeletin de tsunami sırasında hayatını kaybeden birine ait olabileceğini fark ettik. Çok heyecanlı bir durumdu. Arkeoloji alanında bir numaralı gündem konusu her zaman Santorini volkanının patlaması, bunun tarihlemesi ve yayılımı olmuştur. Bugüne kadar bu olayda hayatını kaybeden bir insan hiç bulunmamıştı. Bir anda Santorini volkanının bulunan ilk kurbanıyla karşılaşmıştık -ki bundan sonra çok göreceğimize eminim" dedi.

 

"Tahminimiz bundan sonra da birçok kurban çıkacağı yönünde"

 

Bu bulgular sonucunda konuya bakışlarının çok farklı bir boyuta geldiğini belirten Şahoğlu, " Eskiden insanlar Santorini’nin külüne; nerede volkanik kül bulunup bulunmadığına odaklanmıştı. Mesela Ege’nin batısında Yunanistan kıyılarında kül yoktur, çünkü rüzgâr doğuya doğru esiyordu. Dolayısıyla, bu patlamanın külü tamamen o günkü rüzgâra bağlı olarak Batı Anadolu kıyıları ve doğuda çıkıyor. Tsunami ise kül gibi değil, meydana geldiği anda her yöne aynı etkiyle gitmiş olmalı. Çeşme-Bağlararası bile yerleşimi süpürecek boyutta dev tsunamilere maruz kaldıysa Santorini patlamasını çok korkunç, büyük bir felaket olarak hayal etmemiz gerekiyor. Santori’nin tsunamileri Girit’in kuzey kıyısında birkaç yerleşimde, Doğu Akdeniz kıyılarında ve İsrail’de de bulundu. Ama çok daha kısıtlı değerlendirmeler yapıldı. Bizim tahminimiz bundan sonra da birçok kurban çıkacağı yönünde. Belki insanlar kazılarda bunları buldu, bizim de bu erkek iskeletini 2017’de bulmamız gibi. Ama bunu yorumlamamız 2020-2021’e vardı. Belki Çeşme-Bağlararası’ndakinden çok daha güçlü etkilerini görebileceğimiz yerler var ama daha önce bu açıdan bakılmadığı için ortaya çıkmadı. Şimdi bir kazının fotoğraflarına bakıyorum ve tsunami fotoğrafta öylece duruyor. Bu çalışma metodolojik olarak çok büyük bir yenilik getirdi arkeolojiye" diye anlattı. 

 

"Geçmişte olmuş, demek ki yine olacak"

 

"Bu konu arkeolojiden günümüze bir yansıma olarak bir ders almak için de bir işaret" diye dikkat çeken Şahoğlu, "Çeşme’de 3500 yıl önce de benzer bir yaşam vardı. Bir anda volkan patladı, tsunami geldi ve bütün yerleşimi süpürdü, herkesi öldürdü ve her şey bitti. Her an tekrar olabilir. Bir saatli bomba gibi bize bu konuyu hatırlatması için bu konunun gündemde olması önemli. Geçmişte olmuş, demek ki yine olacak" dedi.

 

"Şu an dünyada Santorini volkanının dümdüz kül çizgisini ve tsunami kalıntılarını görebileceğiniz tek yer burası"

 

Çeşme Bağlararası'nı yıllarca ören yerine dönüştürmek istediklerini vurgulayan Prof. Şahoğlu, "2019’da kazılarımız sona erdi; çünkü o bölgede kazacak yerimiz kalmadı, her yer özel mülkiyetti. Çeşme’nin göbeğinde, Türkiye’nin en turistik ilçesinin merkezinde daha fazla açılamadık. Fakat M.Ö 2000’lere tarihlenen yerleşmenin olduğu kısımdaki 2 parsel de Hazine’ye geçti ve kazı bitmeden orada bir proje yaptık İZKA-İzmir Kalkınma Ajansı’yla; Kültür Bakanlığı da katkısını sundu. Yerleşkenin üzerinin örtülmesiyle ilgili bir çatı önerisi hazırlandı ve ören yeri olarak gezi güzergâhları vb. ile projelendirildi. Proje, İzmir Kurul’dan da geçerek yapılmaya hazır hale geldi. Fakat maddi bir destek bulunması lazım. Şu an dünyada Santorini volkanının dümdüz kül çizgisini ve tsunami kalıntılarını görebileceğiniz tek yer burası. Bu çizgi o kadar önemli ki; bütün insanlık tarihinde belirli bir güne ait, bir zaman kapsülü niteliğinde. Onu görmek de çok özel bana sorarsanız. Belki bir imkân yaratılır ve gerçeğe dönüştürülür o proje. O zaman geriye baktığımızda fiziksel bir katkıda da bulunmuşuz deriz ve Çeşme-Bağlararası’yla ilgili bir doygunluk hissederiz" diye çağrıda bulundu. 

 

Söyleşinin ardından Çeşme Belediye Başkan Yardımcısı Fayika Tütüncüoğlu Öner, Prof. Vasıf Şahoğlu'na çiçek vererek, verdiği bilgiler için teşekkür etti. 

 

 




Bu haber 804 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YEREL Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI