Bugun...


Sancar Maruflu

facebook-paylas
21’NCİ HASRET YILDÖNÜMÜNDE; ERKEN KAYAN YILDIZIMIZ, “AYDIN ERTEN”…
Tarih: 09-08-2021 11:50:00 Güncelleme: 09-08-2021 11:50:00


68 Kuşağı denilen ve ilerici ve çağdaş üniversitelilerin ve gençlerin oluşturdukları devrimci ve ilerici isimlerin yetmişli yıllardaki öncü ve önderlerinden olan Aydın Erten’i 21 yıl önce 11 Ağustos 2000 günü çok genç yaşta yitirmiştik.

 

 

Aydın Erten, Türkiye’de ilk kez İzmir’in çok önemli bir beldesi olan Gültepe’de, halkın oylarıyla seçildiği Belediye Başkanlığı görevinde “halkla el ele vererek” çok farklı “yepyeni bir belediyecilik modeli” yaratmıştı. Aydın Erten’in önderliğinde Gültepe’liler kendi öz olanaklarıyla, kendi yerel sorunlarını çözmüşler ve kendi belediyelerini kurmuşlardı.

 

 

21 yıl önce gazeteler çok sıcak bir İzmir Ağustosunda, İzmir’e maal olmuş genç bir yıldızın kaydığını yani öldüğünü yazdılar... İşte O yıldız, Bizim İzmirli Aydın Erten’imizdi. Aydın Erten’i Benim gibi gerçekten sevenler onun ölümünden çok yapmak isteyip te yapamadığı ideallere ve hayallere üzüldüler... Her zaman anılmaya değer bir kişi olan Aydın Erten’i, bu yıl da 11 Ağustos 2021 günü, Saat: 11.30’da İzmir Gültepe Toros Mezarlığında, 21’nci ölüm yıl gününde Anmak için bu yıl da Gültepe’de bir araya geleceğiz.

 

 

Hiç unutamam. Aydın Erten’in Alsancak Hocazade Camiinden cenazesinin kaldırıldığı 13 Ağustos 2000 Cuma günü en az 5000 kişi hazır bulunmuştu. O zamanki CHP Genel Başkanı Altan Öymen, CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Çakmur, DSP İstanbul Milletvekili ve DİSK Eski Genel Başkanı Rıdvan Budak, İzmir Efsanesi İhsan Alyanak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Priştina, Eski ve Yeni Parlamenterler, Ankara Eski Belediye Başkanı Murat Karayalçın, İstanbul eski Belediye Başkanı Ahmet İsvan, Belediye Başkanları ve Türkiye’nin her tarafından gelen Atatürk Cumhuriyetçileri, “68 kuşağının en önemli isimleri”, gazeteciler, yazarlar, hepsi, Aydın Erten için İzmir’e gelmişlerdi.

 

 

Aydın Erten’i daha fazla anlatmaya başlamadan önce son günlerde yaşadıklarımızın da biraz üzerinde durmak istiyorum. Biz hepimiz Türkiye üzerinden geçmişte oynanmış ve halen oynanan tüm oyunları çok iyi biliyoruz. Amerika’nın ve yandaşlarının Türkiye üzerinden oynadıkları tuzaklar, maalesef sinsice varlığını sürdürmektedir. Bizi bu çirkin kaostan ancak halkımızın birliği, beraberliği ve provakasyonlardan kaçınması kurtaracaktır. Atatürk’ün istediği gibi; “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesine uyarak, hoşgörü, barış, dostluk ve sevgi toplumu olmak zorundayız… Biz, halk olarak, namuslu ve vatanperver Siyasetçilerin artık tamamen “Barış” için çalışmaların istiyoruz ve bekliyoruz.

 

 

Aynen Benim gibi, “yaşamı süresince daima halkının; bilgi, hoşgörü, dostluk, barış ve sevgi toplumu olabilmesi” için çalışmış değerlerimizden birisi olan, Türkiye’nin ilk “iletişim ve halkla ilişkiler” Duayeni Prof. Dr. Alaeddin Asna’yı da maalesef 6 yıl önce 4 Ağustos 2015 sabahı, 75 yaşında kaybetmiştik ve 6 Ağustos 20l5 Perşembe günü İstanbul’da toprağa vermiştik.

 

 

Alaeddin Asna, Türkiye’de halkla ilişkiler ve iletişim mesleğinin kurucularındandır. Yıllar önce “Devlet Planlama Teşkilatı”nda uzman olarak çalışırken ilk kez Devlet’te Halkla İlişkiler Mesleğini başlatmış ve Beş Yıllık Devlet Planlamasında da yer almasını sağlamıştır. Daha sonra; İstanbul’da Koç Holding’de 60’lı yıllardan itibaren üstlendiği sorumluluklarla, Özel Sektörün de ilk Halkla İlişkiler Yöneticilerindendir. Türkiye’nin ilk profesyonel Halkla İlişkiler firmasını da 1974 yılında Betül Mardin’le birlikte İstanbul’da kurmuştur. 1972 yılında ise Türkiye’nin ilk “Halkla İlişkiler & İletişim Meslek Örgütü” olan “Türkiye Halkla İlişkiler Derneği”ni de kurmuştur. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanlığı da yapmış olan ve yüzlerce ödülün de sahibi olan Prof. Dr. Alaeddin Asna Hocamızın, yüzlerce yayınlanmış eseri vardır. Gazetecilik ve Yazarlık Yönü nedeniyle Basın Onur Kartı sahibi de olan Alaeddin Asna Hocamız, onlarca uluslararası ve ulusal örgütün de faal üyesiydi. En son İzmir’de 2014’ün Şubat Ayında düzenlenen “Halkla İlişkiler” ana konseptli “İzmir İktisat Kongresi Sempozyumu oturumlarında” başkanlıklar yapmış, konferanslar vermişti. Alaeddin Asna Hocamıza Allahtan rahmet, ailesine, meslektaşlarına ve sevenlerine bir kez daha başsağlığı diliyorum.

 

 

Yeni yetişenlere ve bilmeyenlere Aydın Erten’i biraz daha detaylı tanıtmak istiyorum; Aydın Erten, Aydınlığın karanlıkla olan kavgasında, adına yaraşırcasına hep aydınlıktan yana saf tutmuş, “68 gençliği hareketi” denilen olgu’nun Ege’deki öncülerindendi. Devrimci ve ilerici görüşleriyle kendisini çok iyi yetiştirmiş, bu dünyadaki tüm olumsuzluklara ve çok sevdiği insanlara yapılan haksızlıklara her zaman karşı koymuş, onurlu ve gururlu bir halk çocuğuydu. Her zaman rüzgara karşı duran Aydın Erten, daima ezilenlerin, yoksulların ve mağdurların yanındaydı. Çok küçük yaşlardan itibaren Atatürk’e ve Atatürkçülüğe gönül vermiş, okuduğu ilerici gazete ve dergilerden edindiği bilgilerle Türkiye’nin başına gelen ve gelecek sıkıntıların nedenlerini öğrenmişti...

 

 

Aydın Erten’le 1968 Aydınlanma atılımlarının başladığı 1967 yılında tanıştım. ABD karşıtı gösterileriyle hafızalarda kalan, gençlerin oluşturdukları; Ege’li Talebe Cemiyetlerinden birinin Başkanıydı. Birlikte İstanbul seyahatlerimiz oldu. Bir tanesinde “6’ncı Filo’ya Defol” eylemlerine katıldık. Bir diğerinde ise, 47 yıl önce İstanbul Beyazıt Meydanı’nında faili meçhul kişilerce öldürülen Taylan Özgür’ün cenazesi nedeniyle düzenlenen etkinliklere katıldık. İstanbul’da babamdan kalma Kızıltoprak’daki evimde kaldık. Bu iki olay nedeniyle yakınlaştık. 35 yılı aşkın dosttuk. Son yıllarında bazı akşamlar Hatay semtinde İlhan Güre ile birlikte işlettiği kıraathane’de otururduk. Mendebur kanser hastalığının yeni yeni ilerlediği son günlerinde ise, Karşıyaka Bostanlı’da Nihat Egemen’in kahvesinde benim içtiğim nargileye sigarasıyla eşlik ederdi. Dosttuk Arkadaştık. Vefa, Sevgi ve güzelliklerle yüklüydü yüreği...

 

 

Kin, öfke, nefret, intikam bilmezdi. Hoşgörülüydü. Ekonomik anlamda hiçbir vakit yüzü de, kesesi de gülmemişti. Ancak hiç kimseye de muhtaç olmamıştı. Her zaman ekmeğini taştan çıkardı. Çalıştı, çabaladı. Ailesini geçindirdi.

 

 

Aşağıya dönük bıyıklarıyla, parkasıyla, İspanyol paça pantolon modasının estiği yıllarda Aydın Erten, Gençlik Kolları üyesi olarak kaydını yaptırdığı CHP’de bir çok aktif eylemlerde bulundu. CHP’de Yalçın Dağgüden, Ali Rıza Bodur, Süleyman Genç, Ferhat Aslantaş, Av. Nimet Haytabay, Okan Yüksel, Sancar Maruflu, Neşe Gülersoy, Neccar Türkcan, Mustafa Tuna, Hüsnü Oral, Sabri Ergül, İrfan Babacan, Beyazıt Aykut, Ceyhan Akgün, gibi arkadaşlarıyla fırtına gibi esen Erten’e bu gözü pek tavrı bir gün zorunlu olarak Gültepe Belediye Başkanlığını kazandırdı. Erten, 1973 yılındaki yerel seçimde, Bülent Ecevit’li CHP’nin Gültepe Belediye Başkanı oldu. İl Başkanı Kaya Bengisu döneminde, Adalet Parti’nin kalesi olan Gültepe’de İsmet Uç’a karşı aday gösterildi. Ve büyük oy farkı ile kazandı.

 

 

Özgürlüğün ve demokrasinin yılmaz savunucuydu. Halkını, ülkesini çok seviyordu. İyinin, doğrunun, güzelin ve temizin yanındaydı. Yaşantısı boyunca her zaman kendinden önce ilgiye ve yardıma muhtaçları düşündü...

 

 

Aydın Erten, ne yaptığını ve neler yapabileceğini bilen bir gençlik önderiydi. Halkına hizmet için sürekli fırsat kollayan, yakaladığı fırsatları sonuna kadar halkın çıkarına kullanan bir kişilikti.

 

 

1973 yılında bir yokluk girdabı içindeyken seçimlere katılıp kazandığı Gültepe Belediye Başkanlığı görevinde 12 Mart’ta görevi bitirilene değin varını yoğunu Gültepe’liler için harcamıştı... Fakir bir işçi muhiti olan Gültepe’nin İzmir ile olan ulaşımı sorunluydu. Yollar bozuktu. Kanal yoktu. İçme Suyu gelişi dahi sorunluydu. Halkın temel ihtiyaçları bir takım fırsatçılar tarafından karşılanıyordu. Tekelcilik- soygunculuk- bozgunculuk her şey Gültepe’de mevcuttu. Oranın adı “Gültepe”ydi ama ne gül vardı ne de gonca vardı.

 

 

Aydın Erten hiç kimsenin karşısında eğilmeyen, ancak gerektiğinde kırılmasını bilen bir kişiydi. Mücadele ve kavga adamıydı. Asla nabza göre şerbet vermezdi. Hükümet yetkililerinden daima olması gerekeni isterdi. Belediye Başkanlığı yıllarında; ne kendi partisinden, ne de diğer partilerden en küçük bir destek görmeden hizmetlerini gerçekleştirdi. Zaman zaman İzmir Belediye Başkanı İhsan Alyanak’dan destek aldı. Çoğu kişisel çabasıyla Gültepe’de harikalar yarattı. TEK’in elektrik direği bağlamayı reddettiği Gültepe’de sabaha kadar işçileriyle birlikte çalışıp direk dikti. Toros Mahallesi’nde sosyal konut yapılması için halka arsa dağıttı. Kurduğu tesis ile belediye aracılığıyla ekmek üretti. Halka ucuz ekmek dağıttı.

 

 

Mensubu olduğu siyasi parti CHP’de kendisini sevenler olduğu kadar sevmeyenlerde vardı... 1973 - 1977 arasında başarılı bir Başkanlık dönemi geçirmesine rağmen, 1977’de yeniden adaylığını engellemeye çalışanlarla büyük bir mücadele içine girdi. Gültepe halkının da desteğiyle yeniden aday gösterildi. Ezici bir sonuçla seçimleri kazandı.

Ancak, Aydın’ın yeni döneminde Türkiye çalkantılar içindeydi. Adım adım 12 Eylül’e yaklaşılıyordu. Bir işçi muhitinin Belediye Başkanı olan Aydın Erten’in Tariş’te çalışan işçilerini ve ailelerini koruyup kollaması son derece doğaldı... Aydın Erten’in İçişleri Bakanlığı emrinde bir Belediye Başkanı olduğunu unutup; Tariş’te işçi olan Gültepe lilerin semt direnişinin önünde polise karşı durması, devleti çok kızdırdı. TARİŞ’teki direnişçilere yiyecek vererek, destek olan Erten, birçok gazetede “Anarşist” olarak yansıtıldı.

 

 

Türkiye’deki çatışma dönemlerinin Devrimci Belediye Başkanı Erten, 12 Eylül 1980’de tüm arkadaşları gibi yerini bir atanmışa bıraktı. Erten, Urla Cezaevi’nde 2 yıl sürecek mahkumiyetinde yeniden siyasete dönmenin hesaplarını yaptı.

 

 

Aydın Erten, 12 Eylül’den tam 17 yıl sonra resmen siyaset yapma hakkını elde etti. Ancak, Erten, yasaklı döneminde bile “Ünvansız” olarak siyaset yaptı. CHP’nin kayıtlı üyesi olmasa da o yıllarda her zaman en önemli mensubu oldu. Tekrar dönüş hakkını kazandığı CHP’de, 1998’de CHP İzmir İl Kongresi’nde İl Başkan Adayı oldu. Ancak en yakın arkadaşı olan Bülent Baratalı’ya karşı seçimi yitirdi. Kaybetmek Erten’i hiç üzmedi. Partisine de asla küsmedi. Bir yıl sonra, hedefini TBMM olarak belirleyen Erten, 18 Nisan 1999 seçimlerinde birinci bölgeden milletvekili adayı oldu. Aday sıralamasındaki yerinin gerilerde olmasına karşın Erten, CHP’nin başarısı için olağanüstü çalıştı.

 

 

Tüm CHP’liler gibi Erten de partisinin iktidara gelme hayalini arkadaşları gibi bir dahaki seçime bıraktı. Ancak, bu hayaline Erten’in son ana kadar kabul etmek istemediği rahatsızlığı engel oldu. Hasta yatağında, ”Emek düşmanları sevinmesin. Bu yatışım yeni bir mücadelenin başlangıcıdır” diyen Erten, bunu anılarda bıraktı.

 

 

Aydın Erten’in yaşamı; “Ana Muhalefet partisi” olan ve geleceğin “Sosyal Demokrat İktidarının” en güçlü adayı olan CHP’nin ve tüm mensuplarının örnek olmaları gereken bir yaşam öyküsüdür. Aydın Erten, seçim kaybedildi diye asla partisine küsmemiştir. İnançlarını güçlendirmiş ve her zaman daha fazla çalışmaya yönelmiştir. Büyük mücadelelerin yılmaz savaşçısı olan Aydın Erten, zaman zaman uğradığı ciddi haksızlıklara rağmen hiç kimseye, özellikle partisine ve partililerine kızmamış, küsmemiştir. O zamansız kayan bir yıldızdır. Işığıyla hepimizi aydınlatmaktadır Karanlıklar Aydının ışığıyla bir gün gerçek anlamda mutlaka aydınlanacaktır.

 





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI